Antik Toplumun Bakireleri -Vesta Rahibeleri

Tanrıça Vesta Roma mitolojisinde Saturnus (Kronos) ve Kybele/ Ops (Rhea)’nın çocukları olarak geçer. Yunan mitolojisindeki ocak tanrıçası Hestia’ya kısmen eşdeğer bir tanrıça olarak gösterilebilir. Olympos tanrılarının ve daha eski tanrıların arasındaki savaşa karışmaz, sadece kardeşi Iuppiter’den bakireliğini koruma konusunda ayrıcalık ister. Ovidius’un Fasti isimli eserinde ithyphallik tanrı Priapos’un tanrıça Vesta’nın uyur iken yanına yanaştığı ancak tanrıçanın Iuppiter tarafından korunduğundan söz eder. Hiçbir erkek Vesta’nın mihrabına yaklaşamaz.Yunan ve Roma geleneklerinde Vesta kutsal bakire olarak geçer ve “mükemmel bakire tanrıça” olarak nitelendirilir. Vesta ile ilgili tapınım geleneklerine baktığımızda ilginç bilgiler elde ederiz. Tanrıçanın çoğu zaman antropomorfik betimlenmediği görülür.

Vesta için sunulan içinde kutsal ateşin yandığı temsili evin ateşinde görüldüğüne dair anlatılar bulunmaktadır. Onun bakireliği görünmezliği ile eşittir. Diğer taraftan o fiziksel olmayan bir ateşle sembolize edilir. Onun mevcudiyeti bir öngörü değildir. Tanrıçanın varlığı şüphesizdir, ancak görüntüsü yoktur. Tanrıçanın fiziksel ya da ruhsal herhangi bir betimi ona karşı bir küfür ve bir kirletme sayılabilirdi. Sürekli bakirelik kutsallığın bir tezahürü idi. Kültürel antropoloji açısından ise bakirelik imajı; bekarlık, ahlaki bütünlük, saflık ve büyük bir güç ile ilişkilendirilebilir. Vesta, ailenin dumanlı ocağının tanrıçasıdır. Her evde, her kentin ‘’prytaneion’’ denilen belediye binasında ona bir ocak armağan edilirdi.

Delphoi Olympia’da ise onun için kutsal bir ateş yanardı. Yeni bir sömürge kurulacağı zaman, bu ocaktan ateş alınır, oralara taşınırdı. Ateşin sönmemesine dikkat edilirdi. Bu ateşin ise iki tahtanın sürtülmesi ile elde edilmesi şarttı. Ocak çok eski dönemlerden itibaren evin, ailenin merkezi, kült yeri olarak nitelendirilmiştir. Tanrılardan yardım dileyenler ocağın yanına oturtulurlardı. Tanrıça için yemeklerden önce hem Yunan’da hem de Roma’da ocak başında birşeyler kurban edilirdi. Yunan’da, istenen sonucun iyi ve olumlu olması için, bir kurbandan önce, Hestia’nın adını anarlardı. Roma’da ise önce Ianus’un sonra da Vesta’nın adını dile getirirlerdi. Roma’da Vesta, sadece devletin tanrıçasıdır. Vesta kültü, evlere özgü değildi. Çünkü evlerde ocak başında Lares’e tapınılmaktaydı. Vesta Tapınağı, Forum Romanum’da yer alıyordu. Yuvarlak formlu olup içinde ateşi hiç sönmeyen bir ocak vardı.

Tanrı heykelleri ise tapınakta bulunmuyordu. Asil sınıftan altı bakire Vesta rahibesi, tapınağın yanındaki yapıda ikamet ediyordu.Vesta rahibelerinin vazifeleri arasında eski kült kanunlarını düzenlemek
bulunmaktaydı.

Roma Devleti onun varlığını ve egemen konumunu, devlet ocağı ateşinin egemen koruyucusu ve “res publica” ile ilişkilendirdi. Vesta rahibeleri, Roma mitolojisindeki geleneğe göre kökleri Roma Krallığı’na dayanan ve böylece Roma tarihi ile aynı zamanda başlayan eski kült üyeleriydi. Romalıların kuruluş mitinde isimleri geçen Remus ve Romulus ikizlerinin anneleri de bir Vesta rahibesi olarak gösterilmiştir. Tanrıça Vesta’ya benzer şekilde onun rahibeleri de bakire idi ve genellikle çağdaşları tarafından onlara “virgo” (virgin/bakire) şeklinde hitap edilirdi. Bu rahibelerin hizmet ettikleri tanrıçada olduğu gibi bakire olmaları oldukça önemli bir özellik idi. Ancak rahibelerin, tanrıçalarının aksine bedenleri vardı. Bu beden somut ve görünür durumdaydı.

Kutsal ve seküler dünya arasındaki insanlar, Vestalis’lerin tanrıçaları ile kıyaslandığında, bekaret halinin ne kadar tehlikeli olduğunu ve taşıyıcısı tarafından ne kadar kolay kaybedilebileceğini açıkça görüyordu. Vesta, savaşçı bir bakire değildi.. Bu devlet yapısında güçlü bir tanrı olan Iuppiter, Vesta’nın daima koruyuculuğunu üstlenmişti. İşte tam da bu nedenle bazı kanunlar Virgo Vestalis’in bekaretini korumayı üstlenmişti. Roma Devleti’nin bunu görevlerinden biri olarak görmesi onun “res publica”ya ait sembolleri olarak kamusal işlevine dayanıyordu. Bu olağanüstü anayasal korumanın yanı sıra, bazı kanunlar özel olarak Vesta’nın bakire rahibeleri için hazırlanmış ve onlara salt ahlak yasası bağlamında uygulanan yasal ayrıcalıklar vermişti. Ne de olsa Vestaller laik dünyada kendi toplumsal ve yasal yaşamlarına sahiplerdi.

Katılımları bakire konumlarına göre çok özel olarak planlanmıştı. Vesta tapınağının dışında virgo rahibeler kamuya açık kişilerdi. Roma devletinin simgesi olarak halka arz edilmeleri bekleniyor ve görünmeleri gerekiyordu. Bu din görevlileri hiçbir şekilde manastırda soyutlanarak münzevi bir yaşam sürmediler. Tapınağın dışında sık sık görünen Vestal, halkın gözüne de girerdi. Bu görünürlükleri onları, liktörlerin kutsal bölge dışında bırakması ile konsüllerin ve praetorlerin kendisinin önünde eğildikleri şehirdeki tek grup yapmıştı. Onların tiyatrolarda kendi şeref koltukları bulunurdu. Vestaller birçok kırsal ve belediye festivaline büyük gruplar halinde katılırlardı. Törenlere ve imparatorluk ailesi için düzenlenen dini etkinliklerde yer alırlardı. Vestallerin kamu politik hayatında sıklıkla var olmaları, o sırada iktidara sahip olanlara yakınlıkları, Vesta Tapınağı’nın Roma’daki siyasi yaşamın merkezi olan forumda bulunması bu durumun en güzel ispatı olmuştur. Roma Cumhuriyeti’nin sonunda ve onun devamındaki Principatus Dönemi’nde, Pontifex Maximus ofisinide tuttuğu sürece kurumsallaşmıştır. Bununla birlikte bakireler imparatorluk sarayı ile yakın bağlantılarını hep devam ettirdiler. Bu durum Vestallerin hem Cumhuriyet hem de İmparatorluk Dönemi’nde değişen toplumsal koşullar altında daha yüksek bir sosyal statüye sahip ailelerden seçildikleri gerçeğinden kaynaklanıyordu. Öte yandan imparatorluk ailesinden gelen tanınmış kadınlar da Vestallerin sahip oldukları haklara sahiplerdi.

Vestallerin devlet varlığı içinde ortaya çıkışları son derece politik olsa da onlar siyasetçi değillerdi. Historia Augusta’dan alınan bir bölümde, Virgo Vestallerinin sembolik potansiyelinin ne kadar büyük olduğundan bahsedilmektedir. Senato, İmparator Septimus Severus’un tuttuğu filonun serbest bırakılmasına ikna edilmesi için, Vestallerin gönderilmesini düşünmüştür. Bu tür görevlerde Virgo Vestales, simgesel gücü bilinçli olarak kullanılmıştır.

Vesta rahibelerinin faaliyet alanlarından biri de hem siyasal hem de yasal dünyanın bir parçası olmaktı. Onlar Roma toplumunun çok önemli ve güvenilir kişileriydi. Bu rahibeler adeta devletin noterleri/onay mercileri gibi hareket ederler, önemli devlet ve halk yasaları dökümanlarının arşivlerini ellerinde bulundururlardı. Roma Cumhuriyeti zamanında sivil savaş anlaşmalarından Caesar, Augustus ve Antoninus’un vasiyetlerine kadar çok çeşitli evraklar da onlarda muhafaza edilirdi. Bunlara ek olarak Vesta rahibeleri, Roma’da mahkemede görünme ve yeminli ifade verme iznine sahip tek kadın grubu idi. Buna karşın, Vesta kültüne ait olmayan kadınların verdikleri itirazlar muhtemelen mahkemede okunur, ancak kendileri ne mahkemede bulunabilir ne de konuşabilirlerdi.

Atticae’sında, Romalı yazar Aulus Gellius, hukukçu Labeo’nun Oniki Levha Kanununda; “Vesta rahibelerinin bir vasisi olmazdı ayrıca onlar da kimseye vasilik yapamazdı. Rahibeler miras konusunda bir irade belirtmeden ölürler ise onlara ait tüm mülkiyetler kamu hazinesine kalıyordu” şeklinde hükümler bunuyordu. Söz konusu bu hukuk ilkesi bazen belirsiz ve sorunludur. Bir Romalı genç kız Vesta rahibesi olduğu zaman, Pontifex Maximus tarafından resmi törenle onurlandırılmasının ardından, bu genç kız resmi hak kaybı olmadan Vesta Birliği’ne girerdi. Bunun anlamı Vestal’in ailesiyle olan resmi bağlantısının kesilmesidir. Bu süreç bazen şiddet unsuru “captio” terimi ile ifade edilirdi. Bu durum babanın kızı üzerindeki otoritenin sona ermesi, kızın bir tüzel kişilik haline gelmesi anlamına gelirdi. Medeni hukuk açısından diğer Romalı kadınlar sadece bir erkeğin varlığı ile var olmuşlardır. Yani kadın ya eşinin kontrolü altında bir eş olarak ya da hanenin kızı olarak ya da tüzel kişi (sui iuris) olarak varlığını sürdürebilirdi. Vestaller için bir vasi gerekli değildi. Bir kadının aile birliğini terkettikten sonra kadının aktif veya pasif olarak hariç

tutulmasını öngören yasaya Vestaller tabi tutulmadı. Onlar kendi mal varlıklarını dağıtırken de herhangi bir kısıtla karşılaşmadı. Vesta rahibelerinin özel bir şekilde elde ettikleri kazançlar da Vesta Rahibesi Birliği’nin kasasına girmedi.

Vestallerin bu olağanüstü yasal statüleri bugüne kadarki süreçte, ataerkil toplumların “kültürel temellerine derinden kök salan” kadınların bedeni üzerindeki erkek kontrolünden kurtulmayı temsil ettiği şekilde yorumlanmıştır. Hatta bazı araştırmacılar vahiylerin dahi hukuksal bir şekilde “maskülize” edilmesinden söz eder. Vestallerin bakirelik durumları daha önceye gitmez. Vestaller sadece cinsiyete göre kadın olarak değil, toplumsal cinsiyet rolleri devlet mahkemelerinin koruma görevi altında bulunan kadın rahibeler olmuşlardır. Virgo Vestales’in sınırsız yasal hakları, onları tüm eril mülkiyetten kurtarma eylemi olarak değerlendirilebilir.

Bir statü sembolü olarak özellikle Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Vestales, “res publica’nın” özgürlük sembolü olarak görülmüştür. Bu rahibeler cinsel haklarını Romalı Matron kadınlar gibi kullanmamış olmakla birlikte, sahip oldukları Roma Devleti’nin kişileştirmesi ile egemenlik konumları ve pozisyonları ayrıcalıklıdır. Görevde iken ölmeleri durumunda ve mülkleri için bir vasiyet bırakmadıklarında malları devlete geçmiştir.