Hint kültüründe İneklerin Kutsallığı

Hint mitolojisinde, inek

Hindistan dünyada en çok büyükbaş hayvana sahip ülkedir ama bu kaynaktan yararlanılamamaktadır. Hinduculuğun başlangıcından beri inek Hindistan’da en kutsal hayvan olarak görülür. İstemeyerek de olsa ineğin öldürülmesi büyük bir günah sayılır.

Hint mitolojisinde, inek

Hint mitolojisinde, inek, çok farklı şekillerde konu edilmiştir. Tanrının bedenlendiğine inanılan Krişna bir taraftan Govinda, yani “inek çobanı”, diğer taraftan Gopala, kısacası “ineklerin koruyucusu” olarak betimlenir. Onun eşi Radha ise Gopi, yani “çoban kız” ve ayrıca Tanrı Şiva’nın binek hayvanı boğa Nandi’dir.

Eski Hint kültürü de bizlere dört bin yıldan uzun bir süredir, ineklerin özel değerleri olduğunu göstermektedir. Buna rağmen Neolitik zamanlarda öküzler kurban edilip yenilmekteydi. Bu durumun ne zaman ve nasıl değiştiği hala netlik kazanmamıştır.

Hindistan’da 1.4 milyar insan yaşamaktadır ve geneli küçük tarlalara sahiptir. Evleri de tarlalarında olduğundan baya basit bir hayat yaşarlar.Aile tarlayla sorumlu olduğu gibi aynı zamanda içindeki hayvanlardan da sorumludur. Tarladaki en önemli hayvan ise inektir.

Genelde ineklerden iki türlü yararlanırlar.
1- Aileye süt verir ve aile bu şekilde ürettiği süt kadar süt ürünü yapma şansı elde eder.
2- İnekler, aile ile tarlada çalışırlar.

Peki neden tarlada çalışması için inekleri tercih ediyorlar?

Tarlaların sahipleri genelde fakir insanlardır ve araç alacak paraları yoktur. Ayrıca Hindistan’ın hava şartları çiftçilere baya bir sorun açmaktadır.Haziran, temmuz ve ağustos aylarında Hindistan
çok yağışlıdır. Ve yer yağan yağmurlar yüzünden çok yumuşaktır. Bir makine, yumuşak topraklarda çalışamaz, ama inekler çalışabilir. Ayrıca inekler başlı başına çiftçilere masraf kaynağı olmazlar. Benzine veya tamire ihtiyaçları da olmadığından çiftçiler ineklerine mal varlıkları gibi değer verirler.

Kutsal Olmalarının Diğer Sebepleri

Toplumun büyük bir kesimi açlık sınırında yaşarken ineklere gösterilen bu ayrıcalık dışarıdan gelenlere anlamsız görünebilir fakat bunun ardında sadece dinsel inançlar yoktur.Bunun ardında aynı zamanda hayati gıda maddelerini koruma içgüdüsü de vardır. Çünkü inekler hem tarlada çalıştığı gibi hem de insanların süt ürünlerinden yararlanabilmeleri için onlara süt sağlıyordu. Dışkı tezek ise yakacak olarak kullanılıyordu. İdrar ise tedavi amaçlı. Bu mükemmel hayvanı kesip bir kerede etini yemek yerine ürünlerinden daha uzun sürede ve pek çok insan tarafından faydalanılabileceği düşüncesi vardı.

Dünyada en çok büyükbaş hayvana sahip ülke olsa da Hindistan’da bu kaynaktan yararlanılamamasının sebeplerine bakacak olursak şunu görürüz: Hinduluğun başlangıcından itibaren Hindistan’da en kutsal hayvan inek olarak görülür. Hindistan’da istemeyerek bile olsa bir ineği öldürmek büyük bir günah sayıldığı için inekler, cadde ve sokaklarda istediği gibi dolaşır, yaya kaldırımlarında güneşlenir, tapınaklara girer çıkar. Kimse onlara ilişmez, hatta saygıyla selamlar. Bu yüzden sokaklarda sıcaktan bunalmış, zayıf ineklere rastlamak doğaldır.

Hindistan’ın otorite isimlerinden Gandhi, ineğin yaşadığı bu durumu şu ifadelerle açıklamaktadır: “Aslında Hinduizmin asıl unsuru “ineğin korunması”dır. Bana göre ineğin korunması, beşeri evrimin en harika olaylarından biridir. Çünkü bu koruma, beşeriyet dışındaki diğer türlerin korunmasıyla ilgilidir..İnek vasıtasıyla kişiye, kendi kimliğini diğer bütün canlılarla birlikte düşünmesi emredilmiştir. Kutsallaştırma konusunda niçin ineğin seçildiği de bana göre açıktır.

İnek, Hindistan’da en vefalı dosttur. O, bereket kaynağıdır; sadece süt vermez, aynı zamanda tarımı mümkün kılar. O milyonlarca Hintlinin sütanasıdır. İneği koruma Hinduizm’in dünyaya bir hediyesidir. Dahası Hinduizm, Hintliler ineği koruduğu sürece baki kalacaktır.”