Site icon Bilimin Hafıza Çöplüğü

Sırların Dağı Kommagene Yurdu Nemrut Dağı

Kommagene Krallığı’na ait harabeleri, heykelleri

Kommagene Krallığı’na ait harabeleri, heykelleri

Hakkında pek bilgi olmayan Kommagene Krallığı’na ait harabeleri, heykelleri ve yazıtlarıyla büyüleyici bir görünüme sahip olan Nemrut Dağı UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer almaktadır. Adıyaman’ da bulunan NemrutDağı, Güneşin doğuşunu seyretmek isteyen  hem yerli hem de yabancı çok sayıda turistin uğrak noktasıdır. Dağın zirvesinde yer alan ve tarihe ışık tutan eserler ise günümüzde gizemini korumaya devam ediyor.

Yukarı Fırat vadisinin önemli kesişme noktalarından birinin üzerinde yer alan Nemrut Dağı Hierothesionu (kült merkezi); batıda Kahramanmaraş, kuzeyde Malatya ve Toros Dağları ile çevrelenen Kommagene Krallığı’nın [M.Ö. 163(?) veya 80(?) – M.S. 72] en parlak döneminde hükümdar olan Kral I. Antiochos (M.Ö 69-32) devrinde inşa edilmiştir. Bugün Nemrut Dağı Tümülüsü, Adıyaman İli, Kâhta ilçesi sınırları içindedir.

Nemrut Dağı’ndaki Heykeller Nasıl Keşfedildi?

Nemrut Dağı’ndaki harabelerin keşfi aslında 1881 senesine dayanıyor. Diyarbakır çevresinde gerçekleşen yol çalışması sırasında Karl Sester tarafından Kommagene Krallığı’ndan kalmış olan eserlere ulaşılıyor. İlk olarak Asurlulara ait olduğu düşünülen bu eserlerin Kommagene Krallığı’na ait olduğu buluntular arasındaki Grekçe kitabelerden ortaya çıkıyor.

Nemrut Dağı’ndaki Heykeller

Doğu ve batı teraslarında kireçtaşından yapılmış, Tümülüs’e sırtını dönmüş şekilde konumlanmış beş tanrı heykeli ile bunların iki yanında aslan (A ve I) ve kartaldan (B ve H) oluşan bir çift koruyucu hayvan heykeli bulunur. Her iki terasta da hayvan heykellerinin arasında yer alan tanrıların dizilimi soldan sağa sırasıyla: Antiochus (C), Kommagene/ Tyche (D), Zeus/ Oromasdes (E), Apollon/ Mithras-Helios-Hermes (F) ve Herakles/ Artagnes-Ares’dir (G).

Nemrut Dağı’nda yer alan kitabeler, dağdaki tüm eserlerin Kommagene Kralı 1. Antiochos adıyla yapıldığını ortaya koyuyor. Gelecekteki ziyaretçiler için hazırlandığı anlaşılan kitabe, heykeller hakkında da pek çok detay veriyor. Aslında bu kitabeye, kralın arkasında bıraktığı bir kayıt defteri gözüyle bakılabilir. Ayrıca heykellerin arka yüzünde kralın 200 satırlık vasiyeti de yazıyor. Buna göre kral, kendinden sonra gelecek olan kralları, tapınağı güzelleştirmeleri adına görevlendiriyor. İbadet amacıyla gelenleri överken kötü amaçlarla gelenlere ise beddua ediyor. Bu kutsal alana ziyaret için gelen herkesin en kusursuz şekilde ağırlanmasını ve rahiplerin en iyi şarapları ziyaretçilere sunmasını istiyor. Üstelik törenlerin görkemli geçmesi adına müzisyenler dahi görevlendiriyor.

Kral 1. Antiochus’un Mezarı Nerededir?

Kral 1. Antiochus’un mezarının da Nemrut Dağı’nda olduğu biliniyor ama mezara hala ulaşılabilmiş değil. Bugünkü gelişmiş teknolojilere rağmen tümülüse zarar vermeden detaylı bir arama yapabilmek de şu an için mümkün görünmüyor.

Kazı ve Çalışmalar

Antik dönem kaynaklarında adı geçmeyen Nemrut Dağı’ndaki kült merkezinin (Hierothesion) 1881 yılındaki keşfine kadar, Anadolu’ya özgü bir krallık olan Kommagene Krallığı araştırmacıların pek de ilgisini çekmemiştir. Nemrut Dağı Tümülüsü’nün 1881 yılında Karl Sester tarafından keşfinden sonra ise gerek Nemrut gerekse Kommagene kararlığı yerli ve yabancı pek çok bilim insanı tarafından araştırılmış, Nemrut’ta kazı ve restorasyon çalışmaları yapılmış ve bu çalışmalara ilişkin sonuçların bir kısmı yayımlanmıştır. KNKGP kapsamında, ODTÜ tarafından oluşturulan Nemrut arşivinde derlenen bu çalışmalar, aşağıda, kronolojik bir düzen içinde ana başlıkları ile sunulmuştur.

1881, Karl Sester & Otto Puchstein: Tümülüsün keşfi

Nemrut Dağı’ndaki bu kutsal alan (Hierothesion) ilk kez 1881 yılında Karl Sester tarafından keşfedilir. Bu keşiften sonra Sester’in bilgilendirmesiyle Alman otoritelerin ilgisini çeken Nemrut Tümülüsü ile ilgili ilk araştırma, 1882 yılında arkeolog Otto Puchstein ile Karl Sester’den kurulu bir ekip tarafından gerçekleştirilir.

1882, Osman Hamdi Bey ve Osgan Efendi: İlk Türk Ekip Nemrut’ta

Müze-i Hümayun’a (Osmanlı İmparatorluk Müzesi) 1881’de Müdür olarak atanan Osman Hamdi Bey, Sanayi-i Nefise Mektebi öğretim üyesi heykeltraş Osgan Efendi ile birlikte Osmanlı misyonu olarak 1883 yılında, Nemrut Dağı anıtlarını incelemek, bu konudaki çeşitli soruları aydınlatmak üzere görevlendirilirler. Yazarlar, kısmi kazı da yaptıkları bu araştırmanın sonuçlarını, Puchstein’ın bulguları ile karşılaştırmalı olarak “Le Tumulus de Nemroud Dagh” adlı Fransızca eserlerinde (1. basım 1883, 2. basım 1987) yayımlarlar.

1882, Karl Humann ve Otto Puchstein: Anadolu’dan Kuzey Suriye’ye

Osman Hamdi Bey ve Osgan Efendi ile aynı yıl, Haziran 1882’de, Karl Humann ve Otto Puchstein incelemeler yapmak üzere Nemrut’a giderler (Dörner, 1999: 32, 40). İkili, Kommagene bölgesi ile birlikte kuzey Suriye’deki arkeolojik eserlere ilişkin çalışmalarını anlattıkları “Reisen in Kleinasien und Nordsyrien-ausgeführt im Auftrage der Kgl. Preussischen Akademie der Wissenschaften, beschrieben von Karl Humann and Otto Puchstein” (Prusya Kraliyet Akademisinin Görevlendirmesiyle – Anadolu’da ve Kuzey Suriye’de Yapılan Geziler. Anlatanlar: Karl Humann ve Otto Puchstein) başlıklı iki ciltlik eserlerini, alan çalışmasından ancak 10 yıl kadar sonra, 1890’da yayınlar. Kitabın büyük bir bölümü Nemrut Dağı’nda 1882-1883 yıllarında yapılan çalışmaları kapsamaktadır.

Humann ve Puchstein’ın 1890’daki yayınından sonra, Nemrut Dağı ve Kommagene ile ilgili araştırmalar uzunca bir süre kesintiye uğrar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna ve hatta 1938’e kadar, Nemrut Dağı odaklı alan araştırması yapılamaz. Ancak Antiochus’un Hierothesion’u ile ilgili 1896’dan başlayarak bazı araştırmacılar çeşitli yayınlar yaparlar (Sanders, 1996: 30-31).

1954-1958 ve 1984, Karl F. Dörner Nemrut’ta

1936-37 yıllarından itibaren genç arkeolog F. Karl Dörner Nemrut’la ilgilenmeye başlar ve ilk kez 1938’de Mimar Rudolff Naumann ile birlikte bölgeye gelerek Kommagene’de araştırmalar yaparlar. Iki genç araştırmacı, bu incelemelerinin sonuçlarını “Forschungen in Kommagene (Kommagene Araştırmaları) adı ile 1939 yılında yayımlar (Dörner, 1999: 138-149). Dörner, II. Dünya Savaşı’nın ardından 1951 yılında, Kommagene ve özellikle Nemrut Dağı ile ilgili gerekli çalışmaları tanımlamak amacıyla tekrar bölgeye gelir. Dörner’in önceliği Kâhta Çayı kıyısındaki Arsemia’da kazı yapmak olmakla birlikte, Nemrut’a ilgisi de devam etmektedir. Aynı yıl, Theresa Goell ve Albrecht Goetze’den oluşan Amerikalı ekip de Nemrut Dağı’ndadır. Bu iki grup Nemrut Dağı ve ve Kâhta Çayı kıyısındaki Arsemia’da ortak çalışmalar yapmak üzere anlaşırlar (Dörner, 1999: 178). Bu tarihten sonra Dörner ve Goell 1953’den 1956’ya kadar aralıksız, 1958’de ise Nemrut’ta son kez birlikte çalışırlar.

1984’te Dörner, Nemrut’ta Alman araştırma grubu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanlarından oluşan bir ekiple onarım amaçlı bazı müdahaleler yapar. 1984, sağlığı bozulan Dörner’in (?-1992) alandaki aktif son yılıdır.

Dörner, Nemrut ve Arsemia’daki çalışmalarını farklı makale ve yayınlarla anlatır. Bunlar içinde en önemli olanı 1981 yılında Gustav Lübbe Verlag GmbH tarafından “Kommagene-Götterthrone und Königsgraber am Euprat – Neue Entdeckungen der Arkaologie” başlığı ile yayınlanan eserdir. 1987 yılında genişletilerek “Der Thron der Götter auf dem Nemrud Dağ” adı altında ikinci baskısı yapılan bu eserde Dörner, Karl Humann ve Otto Puchstein’ın (1890) kitabından büyük çapta yararlanmıştır.

1956-1973, Dağın Kraliçesi: Theresa Goell

1939’dan itibaren Nemrut’la ilgilenen Goell (Sanders, 1996: XXIII, XXIV), 1947’de ilk kez, 1951’de ise ikinci kez alana gelir. 1951-1956 arasında Dörner’le birlikte, daha sonra ise 1958, 1961, 1963, 1964, 1967 yıllarında Nemrut’ta ve Dörner’in Arsemia’da yürüttüğü kazılarda çalışır.

Goell, ilk yıllarda daha çok kazı ve belgeleme çalışmalarına ağırlık verirken, 1954-56 arasında Antiochos’un mezarını bulmak için tümülüste kazılar yapar (Sanders, 1996: 44, 47). Başarısız olan bu denemeler, 1961’den sonra Nemrut’ta jeofizik araştırmalar ve 1964-74 arasında Samsat kazılarıyla devam eder. 1973’te Nemrut’taki ateş sunağını onaran Goell (1901-1985), ilerleyen yaşına eklenen hastalıkla alan çalışmalarına devam edemez.

84 yaşındaki ölümüne kadar Nemrut’la ilgili bazı makaleler dışında, yayın yapma olanağı bulamayan Goell, 1983’te Donald H. Sanders’den kazı çalışmalarını derlemesini ister (Sanders, 1996: XVII). Goell’in çalışmalarını 13 yıllık bir uğraş sonunda ayrıntılı biçimde derleyen Sanders’in ” Nemrud Dağı: The Hierothesion of Antiochus I of Commagene” başlıklı iki ciltlik İngilizce eseri, 1996 yılında basılır.

1958, Ara Güler Fransız televizyonu ile birlikte Nemrut’ta…

Ara Güler, bir Fransız televizyonun medeniyetler ile ilgili bir belgesel çekimi sırasında, daha önceden varlığını öğrenmiş olduğu Nemrut Tümülüsü’nde çekim yapmalarını önerir ve onlara eşlik ederek tümülüste fotoğraflar çeker. 1958 yılında gerçekleşen bu ziyaretin haberi Almanya ve Fransa başta olmak üzere dünyada 100’ün üzerinde sanat ve haber dergisinde yayınlanır

 

 

Exit mobile version