Site icon Bilimin Hafıza Çöplüğü

Beynimiz sırlarla dolu ”Beynin gizemleri”

Tekerleğin keşfedilmesini, piramitlerin inşasını ve Ay’a ayak basılmasını mümkün kılan; eşsiz hesaplama, yaratıcılık ve kavrama özellikleriyle insan beyni tüm işlevlerini 20 wattlık bir ampulün gücüne denk bir güçle yapıyor. Beynin gizemlerini çözmek için bilim insanları araştırmalarını büyük hızla sürdürüyor ve bu araştırmalar sonucunda da önemli adımlar atılıyor. Olağanüstü zihinsel yeteneğimizle bile beynimizi bu kadar özel kılan şeyleri açıklamak kolay değil.

Peki, insan beynini bu kadar eşsiz ve özel yapan ne?

İnsan beyni 1,5 kilo ağırlığıyla bir fil beyninin ağırlığının üçte biri kadar. Vücut ölçüleriyle oranlandığında ise insan beyni hayli büyük bir organ. Aslında beyinle ilgili konuşulması gereken içerdiği nöron sayısı. Beyindeki nöronları sayma yöntemlerinin geliştirilmesine öncülük etmiş, Vanderbilt Üniversitesinden Suzana Herculano-Houzel’e göre beyindeki nöronların sayısı 86 milyar civarında.

Sözkonusu olan sadece nöronların sayısı da değil aynı zamanda beynin hangi bölümlerinde bulundukları. Herculano-Houzel önemli yeteneklerimizin, muhtemelen beynin en dıştaki tabakası olan beyin korteksinde diğer hayvanlara göre daha fazla nöron bulunmasından kaynaklandığını belirtiyor. Buradaki sinir hücreleri uyaranlara tepki vermekten ziyade daha karmaşık davranışlar geliştirmemizi sağlıyor. Herculano-Houzel ve ekibi kısa bir süre önce sıcakkanlı hayvanlarda korteksteki nöron sayısının uzun ömür ile ilişkili olduğunu da keşfetti. Nöronlar kadar önemli bir diğer beyin hücresi ise zekâ konusunda büyük rolü olan astrositler.

Zeki İnsanların Beyni Farklı mı?

Bazı insanların diğerlerine göre daha zeki olarak tanımlandıklarına rastlamışızdır. İnsanlar arasında farklı olan zekâ düzeyinin nedenlerini açıklamak için pek çok araştırma beynin yapısındaki ve işlevindeki farklılıklara odaklanıyor. Bilim insanlarına göre unutulmaması gereken ilk şey, daha büyük beyinleri olan insanların gerçekten daha yüksek IQ’lara sahip olma eğiliminde oldukları, ancak bu konunun detayları zekânın beynin boyutundan daha fazlası olduğunu işaret ediyor. Bu detaylar da beynin önemli bileşenlerinden beyaz ve gri maddede saklı. Gri madde, nöronların ana gövdelerinden oluşurken, beyaz maddeyi sinyallerin iletildiği lifler oluşturuyor. İngiltere’deki MRC Biliş ve Beyin Bilimleri Birimindeki Rogier Kievit ve meslektaşları, ön (frontal) lobdaki gri maddenin hacminin, yeni problemleri çözme yeteneği olan akıcı zekâyla ilişkili olduğunu buldu. Bu, beynin prefrontal kısmının iki yarısı arasındaki beyaz madde bağlantılarının miktarıyla da yakından bağlantılı.

Ancak bilim insanları “önemli olan sadece doku miktarı değil” diyor. Memeli beyninin en çarpıcı özelliklerinden biri, yüzeyinde gri madde kıvrımlarına sahip olması ve ceviz benzeri bir görünüm kazanması. Bu kıvrımlar yüzey alanını artırıyor, hücreleri birbirine yaklaştırıyor ve daha hızlı iletişim kurmalarına imkân tanıyor. Kıvrımların miktarı düşünme hızı ve çalışma belleği (öğrenme, akıl yürütme, kavrama, karşılaştırma gibi karmaşık bilişsel süreçlerin gerektirdiği bilgileri kısa bir süreyle akılda tutma ve kullanmayı olanaklı kılan bellek) ile ilişkili. İşte bu yüzden daha zeki insanların daha kıvrımlı beyinleri var deniyor

Fakat hâlâ bir diğer merak konusu olan zekânın beynin hangi bölgesinde olduğu açığa kavuşmuş değil. Zekâdan sorumlu beyin bölgesiyle ilgili en popüler fikirlerden biri parieto-frontal entegrasyon kuramı. Bu kurama göre, zekânın biyolojik temelini, beyindeki önemli farklı noktaları birbirine bağlayan bir ağ oluşturuyor. Bu önemli noktalarla ilgili ipuçlarını beyin görüntüleme yöntemleriyle öğrenmek mümkün.

Frankfurt’taki Goethe Üniversitesindeki Ulrike Basten ve meslektaşları, beynin bazı bölümlerinin bilişsel görevler sırasında nasıl harekete geçtiğini incelerken zekâ ile ilişkili ön ve yan bölgelerde 20 farklı alanı birleştiren bir ağ tespit ettiler ve bu bölgelerde daha fazla gri maddeye veya daha yüksek sinirsel aktiviteye sahip kişilerin daha zeki olabileceği sonucuna vardılar.

Diğer yandan, zeki insanların beyinlerinin fiziksel olarak farklı olmasından öte, zekâyı, beynin daha verimli çalışmasıyla ilişkilendirenler de var. Örneğin, Harvard Medical School’dan Emiliano Santarnecchi’ya göre beynin verimliliği manyetik uyarı ile artırılarak zekânın gücü de artırılabilir. Santarnecchi aynı zamanda plastisite yani beynin değişme yeteneğinin de çok önemli olduğu kanısında. Belki de bazı insanların beyinleri doğal olarak daha esnek, dolayısıyla da öğrenme ve değişim konusunda yetenekliler. Ancak bu özelliğin sadece genetik olduğunu söylemek doğru değil. Yüzlerce genin zekâya katkıda bulunduğu bilinmesine rağmen, bu etkilerin ince ayrıntılarını keşfetmek uzun zaman alacağa benziyor.

Exit mobile version