Site icon Bilimin Hafıza Çöplüğü

Ölü deniz yazmalarını tuz kurtardı

Ölü Deniz Yazmaları adeta bir mucize. Yahudi Çölü’ndeki bir mağara zincirinde, enkaz ve yarasa dışkısı yığınlarının altında 2.000 yıl gömülü kalan ve parçalanmış 1.000’e yakın elyazmasından oluşan bu koleksiyonda kutsal metinler, eski takvimler ve eski astronomik gözlemler yer alıyor.

Günümüze çoğu düzensiz parşömen artıkları halinde ulaşan gizemli kalıntılar arasında kusursuz korunmuş bir belge göze çarpıyor. Hiç inşa edilmemiş bir Yahudi tapınağını anlattığı için Tapınak Yazması adı verilen parşömen, en uzun (sekiz metre), en ince ve okunması en kolay elyazmalarından biri. Peki, mağaralarda bulunan binlerce parça okunamaz haldeyken nasıl oldu da Tapınak Yazması iki bin yıl boyunca korunabildi? Science Advances dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma kapsamında araştırmacılar, ellerindeki tüm röntgen ve spektroskopi aletleriyle bir parşömen parçasını inceleyerek bunu bulmaya çalıştılar.

Parşömende gerçekten de diğer antik elyazmalarında olmayan bir şey keşfettiler: daha önce inceledikleri hiçbir parşömende, mağaralarda ve Ölü Deniz’de bulunmayan tuzlu bir mineral çözeltisinin izleri. Araştırmacılar şöyle diyor: “Bu minerallerin özelliklerini anlamamız, bu paha biçilmez tarihi belgeleri koruyabilecek yöntemlerin geliştirilmesi için çok önemli.”

Önceki çalışmalar, diğer Ölü Deniz Yazmalarının aksine, Tapınak Yazması’nın birkaç farklı tabakadan oluştuğunu ortaya koymuştu: Hayvan derisinden yapılma organik bir tabaka parşömenin tabanını oluşturuyordu. İnorganik bir mineral tabakası da “cilalanma” aşamasında parşömenin üzerine sürülmüş olabilirdi.

Bu inorganik tabakanın neden yapıldığını ve kasıtlı olarak sürülüp sürülmediğini anlamak isteyen araştırmacılar, röntgen ve Raman spektroskopisi (lazer ışınının çeşitli kimyasal elementlerden nasıl saçıldığını izleyerek bir maddenin kimyasal bileşimini ortaya çıkaran bir teknik) kullanarak Tapınak Yazması’nın bir parçasını inceledi. Ekip; parşömenin kükürt, sodyum, kalsiyum ve diğer elementlerden yapılmış bir tuz karışımıyla kaplandığını keşfetti. Ancak bu tuzlar, mağara tabanında ve Ölü Deniz’de doğal olarak bulunan elementlerle eşleşmiyordu, yani doğal yollarla gelmiş olamazlardı.

Ekibe göre bu tuz kaplaması, Tapınak Yazması’nın son derece iyi korunmuş görüntüsüne katkıda bulunmuş olabilir, ama aynı zamanda parşömenin yok olmasına sebep olacak bir malzeme de olabilir. Araştırmacılar, tespit edilen tuzların havadaki nemi emdiğini, o yüzden de doğru şekilde saklanmazsa parşömenin bozulmasını hızlandırabileceğini belirtiyor.

Exit mobile version