Alice Müzikali

“We are all mad here.”

Lewis Carroll  tarafından yazılan Alice in Wonderland gibi Google’dan bulacağınız daha fazla bilgi girmiyorum çünkü siz zaten müzikali merak ediyor olmalısınız ki bu yazıyı okuyorsunuz…

11.03.2019 tarihinde gittiğim bu müzikale, 270 tl civarında bir ücret ödeyip, izleme imkanı bulmuştum. Bu müzikale gitmek isteyenler için benim tavsiyem; güzel bir yerden izlemeleri. 90 liraya da bilet bulabilirsiniz fakat bu muhteşem gösteriyi uzaklardan izlemek sizi memnun edecek mi emin değilim doğrusu.

İçeriğinden bahsedecek olursak; Alice Müzikali ortalama bir buçuk saat sürmekte. Eski dönemleri anlatmasından ziyade kitaptan farklı olarak; günümüze uyarlamaları, izleyicinin daha kolay odaklanmasını sağlıyor ve akış daha kolay anlaşılıyor. Sık sık Alice’e sorulan “Kimsin sen?” sorusunun cevabını aramaya çalışırken tanık olduğu o büyülü dünyadaki karakterlere denk geliyoruz.

Oyuncuların kim olduğu detayına da girmeye gerek duymadığım için, dans ve müziklerden bahsetmek istiyorum. Serenay Sarıkaya yine şaşırtmamış sürekli “yok artık” dediğimiz dansların içerisinde buluyoruz kendisini. O kadar güzel ukulele kullanıyor ve şarkılar söylüyor ki gerçekten insan daha çok söylesin istiyor. Bu kısma junior Alice de dahil)

Günümüzde kullandığımız Kadıköy-Tavşantepe metrosunu andıran bir sahnede sergiledikleri dans ve ardından “geç kaldım” sözünün hatırımızda kaldığı sahne gerçekten izlenmeye değer. “Hiç mi olumsuz bir şey olmadı?” diye merak edenler için söyleyebilirim ki, Şükrü Özyıldız (şapkacı) ile Serenay Sarıkaya’nın (Alice) sahnesinde eleştirdiğim bir sahne oldu, evet!

Günümüze uyarladıkları kısımda, Alice’in kıyafetine karışmaya çalışan bir “şapkacı” rolü üstlenmiş Şükrü Özyıldız, fakat Alice kendi hakkını arama konusunda gayet başarılı. Bu kısım o kadar da rahatsız etmiyor gösteri esnasında. Kitapta en sevdiğim kısım olan;

Alice: Ben deliler arasında ne yapayım?

Kedi: Başka çaren yok ki, hepimiz deliyiz burada. Ben deliyim. Sen delisin.

Alice: Benim deli olduğumu nereden çıkarıyorsun?

Kedi: Mutlaka delisindir.Yoksa burada ne işin var?…

Bu kısmı Merve Dizdar (kedi) ve Enis Arıkan (tavşan) oynamakta. Sahnede bu sayfayı ele almayacaklar diye korkmuştum açıkçası. “Deli” dediğimiz kısmı toplumların çoğunluk olarak adlandırdığımız normların belirlediğine bir gönderme yapmışlar gibi geldi ve bunu düşünmeleri de beni bir hayli sevindirdi doğrusu.

Bir de sahnenin dekorunda mantar kullanımı…gerçekten oyuncuların ne düşündüğünü merak ediyorum doğrusu çünkü Lewis Caroll’ın mantar kullanıp bu kitabı yazdığına dair çok yazı okumuştum. Hatta Alice’in sürekli büyüyüp küçülmesi de bu durum ile bağdaştırılır. Sahneyi ne amaçla bu şekilde yaptıkları da akıllarda soru işareti bırakıyor tabii ki.

Gösteri esnasında kamera kullanmamanız için girişte uyarı niteliğinde elinize çok “tatlı” bir kağıt tutuşturuyorlar. (hayli ironik) fakat bizim oturduğumuz kısımda insanların ünlü olmasından kaynaklı sanırım insanlar rahat rahat telefon kullanabiliyor gibi geldi (yoksa nasıl oyuncular instagram hesabında insanların storylerini repost yapıp teşekkürler falan yazsın öyle değil mi?) her neyse, arkadaşım bir kaç fotoğraf yakalamış ve bence özellikle Serenay Sarıkaya bunu profil yapmalı diye düşündüğüm bir iki fotoğraf yüklüyorum buraya. Son olarak, büyük bir emek var ve bu muhteşem eseri günümüze taşıdıkları için çok mutluyum. Tabiri caizse, kitapta bahsi geçen o delikten siz de atlamak istiyorsanız, günümüz dünyasından bir buçuk saat uzaklaşmak için bu müzikale mutlaka gitmelisiniz!