Pandora’nın Kutusundaki kötülük

Pandora’nın kutusunu açmak deyimi, yapılmasıyla beklenmedik birçok yeni problemin ortaya çıkmasına sebep olan eylem ve olayları ifade etmek için kullanılır. 
Pandora’nın kutusunu açmak deyimi, yapılmasıyla beklenmedik birçok yeni problemin ortaya çıkmasına sebep olan eylem ve olayları ifade etmek için kullanılır. 
“Pandora’nın kutusu açıldı”, “Pandoranın kutusunu açma!” gibi ifadeler günlük dilde sıkça karşımıza çıkmakta.

Peki “Pandora’nın kutusu” ne demek?” ifadenin kökeni ve hikayesi nedir? Pandora efsanesine geçmeden önce, deyimin anlamına bakalım.

Pandora’nın kutusunu açmak deyimi, yapılmasıyla beklenmedik birçok yeni problemin ortaya çıkmasına sebep olan eylem ve olayları ifade etmek için kullanılır. 

Heseidos’un ‘Thegonia’ ile ‘İşler ve Günler’ eserlerinde bahsi geçen Pandora Efsanesi; ilk kadının yaratılışına ilişkin bir mittir. Ortadoğu ve Sami kaynaklı olması muhtemeldir, çünkü ‘Adem-Havva Efsanesi’ni andırmaktadır ve kadını tüm kötülüklerin temeli kabul etmek, Yunan kültürüne özgü bir düşünce tarzı değildir. Efsaneye göre çok uzun bir süre, özellikle Altın Çağ boyunca ölümlüler ve ölümsüzlerin bir arada yaşadıkları dönemde, yeryüzünde yalnızca erkekler bulunmaktadır. Prometheus’un, Tanrıları aldatarak ateşi çalmasına kızan Tanrılar Tanrısı Zeus; onu cezalandırmak için Tanrı Hephaistos’a bir parça toprak alarak suyla karıştırması ve bu karışıma insan sesi ve insan gücü ekleyerek, yüzü ölümsüz Tanrıçalara, bedeni ise Afrodit’e benzeyen bir varlık yapmasını buyurmuştur.

Titan ateş tanrısı olan Prometheus Zeus’un elinden ateşi çalarak meydan okur. Ateşi çalmakla beraber bilgiyi de Zeus’un elinden alarak insanlığa armağan eder. Bunu üzerine Zeus Prometheus’u bir Kafkas Dağlarına zincirler ve sonsuz işkencelere mahkum eder. Dağda bir kayaya zincirlenir ve Zeus kartalını Prometheus’un karaciğerini yemesi için yanına gönderir. Kartalın karaciğeri yemesinin nedeni ise bu organın hasar halinde kendini yenileyebilmesidir. Bu işkence sürekli tekrarlar ve kısır bir döngüye dönüşür. Prometheus’u bu işkencelerden Herkül kurtarır.

Prometheus’un kurtarıldığını duyan Zeus duruma çok kızar ve insanlardan intikam almak ister. Bütün tanrılar bir araya gelir, insanların felakete uğramalarını istemezler. Fakat Zeus’a da karşı çıkamazlar. Zeus bir plan yapar ve tanrılardan bir kadın yaratmasını ve bu kadına güzellik, zarafet ve kibarlık bahşetmelerini ister. Zeus ise saf güzellikte yaratılan bu kadına bir de kıskançlık ekler. Tüm tanrıların hediyesi manasına gelen Pandora ismini verirler. Hermes Pandora‘yı alır ve Prometheus’un kardeşi Epimetheus’un yanına götürür. Kardeşinin üzüntüsünü yaşayan Epimetheus karşısında Pandora’yı görünce bütün acılarını unutur. Pandora’ya aşık olan Epimetheus uzun bir süre uzak diyarlarda mutluluk içinde yaşarlar.

Pandora ve Epimetheus huzurla yaşarken çok uzaklardan elinde kutu olan bir adamın yanlarına geldiğini görürler. Adamın bir hayli yorgun olduğunu ve ne için yolunun buraya düştüğünü merak etmişlerdir. Pandora ve Epimetheus adama yardım eder ve adam da elindeki kutuyu onlara bırakmak ister. Kutuyu gelip alacağını söyleyen adam ise Hermes‘ten başkası değildir. Bir rivayete göre ise Hermes’in elindeki kutu değil antik Yunan da kullanılan Pithos adı verilen çok amaçlı kavonozdur.

Kutuyu inceleyen Pandora ve Epimetheus içinde ne olduğunu merak eder. Pandora ise merakına yenik düşer ve kutuyu açmak ister. Epimetheus buna izin vermez ve Pandora’ya kızarak kutunun yanından ayrılır. Pandora ise kutuyu dikkatlice inceler, içinde ne olabileceğine dair tahmin yürütür. Ayağa kalkar ve Epimetheus’un nerede olduğuna bakar. Epimetheus’un uzakta olduğunu gören Pandora ise hemen kutunun yanına gider ve kutudan bazı sesler duyar. Kutudan gelen sesler ise “Pandora lütfen kutuyu aç, lütfen bizi serbest bırak, Pandora Lütfen” diyen bazı sesler duyar. Pandora’nın merakı daha da artar ve kutuyu biraz aralar. Kutudan bir an da siyah böcekler çıkar ve Pandora’yı ısırır. Korkan Pandora hemen Epimetheus’u çağırır ve yanına gider. Epimetheus’u da böceklerin gazabına uğrar. Pandora büyük bir hata yaptığını ve kutuyu açmaması gerektiğinin farkına varır. Çünkü kutudan çıkanlar bu dünyada hiç bulunmayan kötü ruhlardır. Açlık, ölüm, keder, ızdırap, hastalık, sefalet ve kibir gibi insanlığın sınandığı büyük felaketlerdir. Bu felaketler kutuya bizzat Zeus tarafından intikam için yerleştirilmiş ve insanlığın en büyük imtihanlarından olmuşlardır. Kutudan yeni bir ses duyan Epimetheus ve Pandora ne olduğunu anlamaya çalışır ve tekrar açmak istemezler.

Kutudan ise narin ve yumuşak bir ses çıkar “Lütfen beni serbest bırakın, dışarıdaki kötülüklerle yalnızca ben mücadele edebilirim.” diye bir ses duyarlar. Pandora bu sesin kötü birine ait olmayacağını düşünerek Epimetheus’u kutuyu açmaya ikna eder. Kutuyu açan Epimetheus içinden çıkana hayran kalır. Kutudan eşsiz bir kelebek çıkmış ve bu kelebek ise bütün bu kötülüklerle mücadele edecek olan Umut‘tur. Bir rivayete göre ise yegane kötülük umuttur. Nietsche’ye göre Umut en son kötülüktür. Çünkü işkenceyi uzatır. Dünyadaki kötülükle başa çıkmanın tek yolu umut etmektir. Bir rivayete göre bütün bu kötülüklerin içinde tek başına yer alan iyilik tohumu umudu ise tanrılar Zeus’tan habersiz gizlice yerleştirmişlerdir. İnsanların bu kadar çok kötülükle baş edemeyeceklerini düşünmüş ve bu acıyı hak etmediklerini düşünen tanrılar insanlığa bir armağan bırakmışlardır. Bu kelebek gittiği her yere kanatlarında iyilik ve umut taşıyarak insanların sabırla beklemesini ve acılarını bir nebze olsun dinmesini sağlamaktır.

PANDORA EFSANESİ

Zeus kızınca Prometheus’a,
Kendini aldatan o sivri akıllıya,
Zeus gizledi besini insandan,
Ama İapetos’un güçlü oğlu Prometheus
Çaldı Zeus’un ateşini insanlar için,
Sakladı onu nartex kamışının içinde.
Kızdı bulut devşiren Zeus, dedi ki ona:
Seviniyorsun ateşi çaldın, beni aldattın diye,
Ama bil ki dert açtın kendi başına da;
Aldığın ateşe karşılık bir bela
Öyle bir bela salacağım ki insanlara,
Sevmeye okşamaya doyamayacaklar bu belayı”.
Namlı şanlı Hephaistos’u çağırdı hemen:
“bir parça toprak al, suyla karıştır dedi,
İçine insan sesi koy, insan gücü koy,
Bir varlık yap ki yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin,
Koca Hephaistos, topal tanrı hemen
bir kız biçimine soktu toprağı,
Gök gözlü Athena süslü kuşağını salıverdi beline,
Hermeias doldurdu göğsüne yalanı dolanı,
Uzaktan gürleyen Zeus’un oluyordu isteği,
Ses koydu içine Pandora adını taktı.
Pandora demek tanrıların armağanı demekti,
Çünkü bütün Olimposlular bütün insanların başına bela etmişti onu.
Epimetheus’a gönderdi Pandora’yı
Epimetheus unuttu Prometheus’un dediğini:
Zeus’tan armağan alma, alırsan ölümlüleri derde sokarsın.
Eskiden insanoğulları bu dünyada
Dertlerden kaygılardan uzak yaşarlardı,
Bilmezlerdi ölüm getiren hastalıkları.
Pandora açınca kutunun kapağını,
Dağıttı insanlara acıları dertleri.
Bir tek umut kaldı dışarı çıkmadık
Kapağı açılan dert kutusundan.
Umut tam çıkacakken Pandora kapatmıştı kapağı,
Böyle istemişti bulutlar devşiren Zeus.
O gün bugündür insanların başı dertte,
Belalar başıboş dolaşır sessizce ölümlülerin çevresinde…