Aya İniş Gerçek mi? Sorular & Cevaplar

Aya İniş Gerçek mi? Pek çok komplocunun tartıştığı bir konu.20 Temmuz 1969’da Apollo 11 Ay Modülü, gezegenimizin doğal uydusu Ay’a iniş yaptı. Bu görevin en önemli kısmı Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’in toprak ve taş örnekleri topladıkları, Amerikan bayrağı diktikleri ve Ay’a ayak basan ilk insanlar olarak gurur ve sevinç yaşadıkları 2,5 saatlik Ay yürüyüşü idi. Takip eden 3 yıl içinde uydumuza 5 insanlı iniş daha gerçekleşti. Bunlar inanılmaz gelişmelerdi. Öyle ki, bazıları için bu, kelimenin gerçek anlamıyla “inanılmaz” bir durumdu. Bağımsız pazar araştırmaları sitesi YouGov tarafından yapılan bir ankete göre, sadece İngiltere’de bile katılımcıların %16’sı Ay’a inişin bir film setinde gerçekleştiğini düşünüyor. 70’li yılların ortalarından beri mevcut olan bu görüşü savunanlar, ABD devletinin böyle bir aldatmaca içine girmek için -uzay yarışını kazanmaktan, halkın dikkatini Vietnam Savaşından uzaklaştırmaya kadar- farklı gerekçeleri olabileceğini iddia ediyorlar. Ay’a inişin
palavradan ibaret olduğunu öne süren komplo teorisyenlerinin elinde –sözde- “deliller” var. Biz de bunları teker teker çürütmeye karar verdik. AY’A İNİŞ İÇİN “PALAVRA” DİYENLERLE NASIL TARTIŞILIR?

Fotoğrafarın hiç birinde yıldızlar görünmüyor

Komplo teorisyenlerinin bu savına inanırsanız, NASA’nın yıldızları doğru yerlere teker teker montajlamasının son derece zor olduğunu da kabul etmelisiniz. Bu durumda yıldızları montaja dahil etmediler. Evet, yanlış okumadınız. Astronotların bile, ne kadar becerikli olurlarsa olsunlar, yaptıkları işi görebilmek için bir ışık kaynağına ihtiyaç duyduklarını unutmuş olabilir miyiz?

İşte bu yüzden tüm Apollo Ay yürüyüşleri, Ay’da gündüz vaktinde, yani Güneş ışığı altında gerçekleştirildi. Kameralar da bu sebepten dolayı kısa “gün ışığı” pozlamaya ayarlanmışlardı (yoksa herşey göz kamaştıracak parlaklıkta görünecekti).

Bu ayarlar da uzaktaki yıldızların görünmesini sağlayacak kadar hassas değildi. “Açık bir stadyumda, gece oynanan bir futbol maçında ışıklar altındaki sahadan yukarı bakıp bana bir yıldız gösterin” diyor uzay uçuşları tarihçisi ve analist James Oberg.

Gölgelerin farklı olması yapay ışık kullanıldığını kanıtlıyor

Apollo görevine ait bazı fotoğraflarda gölgelerin paralel olmadıkları görünüyor. Komplo teorisyenleri buna dayanarak, tıpkı bir fotoğraf stüdyosunda olduğu gibi, bölgenin farklı açılardan aydınlatılmış olduğunu söylüyorlar. Engebeli yüzeyler nedeniyle farklı dramatik gölgeler oluşması zaten bunu açıklıyor. Diğerleri ise perspektif; yani paralel çizgilerin uzaktaki bir kaçış noktasında birleşiyor gibi görünmesine neden olan geometrik etki.

Burada bir görüntü özellikle öne çıkmış: Aldrin’in Ay Modülünün gölgesinde kalan, buna rağmen gayet aydınlık görünen vücudu. Stüdyo ışıkları olabilir mi? Maalesef değil. Ay yüzeyi Güneş’ten gelen ışığı yansıtıyor. Hava karardığında dışarı çıkıp Ay’a bakan herkes kolayca farkedebilir. Bu nedenle Aldrin modülün gölgesinde duruyor olsa da, yüzeyden yansıyan ışık, Aldrin’in beyaz uzay giysisinin gayet belirgin şekilde görünmesini sağlıyor.

Ayak izleri fazla iyi korunmuş gözüküyor

Kumsala gidip kuru kumda yürüdüğünüzde ayak iziniz anında yok olur. Dayanıklı bir iz bırakmak için daha ıslak bir yere basmanız gerekir; ama Ay’da nem yok. Aslına bakarsanız Ay’daki tozlar Dünya’daki kumlardan farklı. Kum atmosfer ve deniz suyu etkisiyle sürtünerek yuvarlak hale gelir. Bu nedenle kum tanelerinin birbirlerine tutunmaları, tıpkı pinpon toplarının üst üste dizilmesi gibi, son derece zordur.

Astronom Phil Plait, buna gayet basit bir açıklama getiriyor: “Ay’daki toz aslında ufalanmış kayadan ibarettir ve mikroskop altında bakarsanız son derece sivri ve pürüzlü olduğunu görebilirsiniz. Bunlar birbirlerine tutunmalarını sağlayan ufak kancalar gibidir. Ay’da rüzgar da olmadığına göre, bu izler milyonlarca yıl boyunca orada kalabilir”.

Ay modülünün indiği yerde krater veya toz bulutu oluşmamış

Ay modülü aslında iniş anından hemen önce büyük miktarda toz kaldırmıştı. “Hatta Buzz Aldrin’in Apollo 11’in inişinde bu konuda yorumları var ve iniş videosunda bunu görmek mümkün” diyor Plait.

Ancak bu tozların havada kalmasını sağlayacak bir atmosfer olmadığı için toz bulutu da oluşmadı, tozlar doğrudan yüzeye düştü. Krater meydana gelmemesinin nedeni ise, roketlerden çıkan (normalde dar çaplı) püskürmenin havasız ortamda hızla geniş konik bir şekle dönüşmesi. Bu da püskürme basıncının düşmesine ve altında bulunan yüzeye olan etkisinin büyük oranda azalmasına neden oldu. Modül, Ay yüzeyine değmeden önce inişi yumuşatmak için tek roket motoru ile saniyede 1 metre hıza (yürüme hızına) kadar yavaşlamıştı.

Bunların hepsi bir stüdyoda çekildi

Bazıları, astronotları düşük yerçekimli ortamda yürüyormuş gibi göstermek için bir film stüdyosunda özel kuşam ve ipler kullanıldığını öne sürüyorlar. Hatta bazıları bu filmin direktörlüğünün Stanley Kubrick tarafından yapıldığını bile iddia ediyor. Çok eğlenceli bir düşünce olsa da, bunun doğru olmadığı daha önce birkaç kez (özellikle ülkemizde de “Efsane Avcıları” olarak gösterilen TV dizisinde) test edildi.

“Astronotlar yavaş çekimde filme alındı ise kol hareketlerinin de yavaş olması gerekirdi. Ancak videoda öyle olmadığını görebilirsiniz” diyor Plait. Benzer şekilde, Dünya’da zıplayan astronotlar ve elastik halatlarla yapılan testlerde, uzay giysisinin doğrudan halata veya kuşama bağlı olmayan kısımlarının (kask gibi), gezegenimizin yerçekiminde, Ay’a göre (yani Apollo görüntülerine göre) çok daha hızlı hareket ettiği açıkça görüldü. Belki de bu iddianın gerçek kaynağı yukarıdaki fotoğraf. Çünkü burada Neil Armstrong Ay’da değil, NASA’da eğitim yaparken görülüyor.

“Amerikan bayrağı dalgalanıyor ama Ay’da rüzgar yok

Öncelikle şunu belirtmek gerek: O bayrak dalgalanmıyor. Ay’da rüzgar olmadığı doğru (zira atmosfer yok); bu yüzden naylondan üretilen bayrak sadece yere dik tek bir direğe değil, “L” profilli bir çubuğa geçirilmiş halde duruyor. “Bir çubuktan aşağı sarkan herhangi bir nesne, (astronotun yaptığı gibi) serbest bırakıldıktan sonra bir süre ileri-geri hareket yapacaktır” diyor Oberg.

Dünya’da bu dalgalanma, hava direnci nedeniyle kısa sürer. Fakat Ay’ın havasız ortamında bu dalgalanma sürekli bir esintinin etkisindeymişçesine uzamakta. Bunun dışında bayrak son derece hareketsiz: Ay’ın düşük yerçekimi nedeniyle kırışıklıkları bile düzelmemiş.

Armstrong Ay’a ayak basarken onu kim filme çekti?

Belki de en kolay cevap bu: Ay modülünün dışına monte edilen ve iniş merdivenini hedef alan siyah-beyaz televizyon kamerası. İniş sırasında bu kamera diğer ekipmanlarla birlikte modülün dış kısmındaki bir panelin arkasına yerleştirilmiş halde duruyordu.

İnişten hemen önce Armstrong bir kolu çekerek panelin aşağı kaymasını sağladı ve Aldrin kamerayı içerideki kontrolleri kullanarak çalıştırdı. Bu da, dünya genelinde yaklaşık 600 milyon kişinin Armstrong’u merdivenden inip Ay’a ayak basarken ve o meşhur sözleri söylerken izlemesine olanak sağladı: “(bir) insan için küçük, insanlık için dev bir adım.”

Bazı fotoğraflarda fon aynı. Belli ki arka plan bir resimden ibaret

Bazı fotoğraflarda fonun aynı olduğu doğru; ancak bu durum hazır bir arka plan kullanıldığı anlamına gelmiyor. Bu sadece, fonun çok uzakta olmasından kaynaklanan perspektif etkisi. “Bu tıpkı, arabanızı sürerken baktığınızda yakındaki ağaçların çok hızlı, uzaktaki dağların ise çok yavaş hareket ettiğini görmeniz gibi” diyor Plait: “Birbirinden birkaç metre uzakta çekilen iki fotoğrafta ön planda farklılıklar görebilirsiniz; ancak fon neredeyse hiç değişmez”.

Bu etkiyi Apollo fotoğraflarında hemen farketmiyoruz, çünkü Ay’ın alışık olmadığımız topografik yapısı nedeniyle uzaktaki bir dağ, yakındaki bir tepeyle neredeyse aynı görünebiliyor ve bu nedenle arkaplanı olduğundan daha yakın algılamak zor değil. Ay yüzeyinin gerçek yapısı da zaten sonradan yörüngesel haritalandırma metoduyla doğrulandı.

KANITLAR

İspiyoncular Neden Yok

Apollo programı, 400 bin kişi ve binlerce özel şirketin çabalarını bir araya getirmiş olan, gerçek anlamda dev bir görevdi. Bu sırrın saklanabilmiş olması, bu insanların tamamının, projenin sürdüğü 11 yıl, ve o zamandan bu yana geçen 50 yıl boyunca sessizliklerini koruyabildikleri anlamına geliyor. Sizce mantıklı mı?

AY Araştırmaları

2009 yılında NASA, bir keşif aracını (Lunar Reconnaissance Orbiter) Ay’ın yüzeyini detaylı olarak haritalandırmak üzere uydunun yörüngesine gönderdi. Cihazın gönderdiği fotoğraflarda Ay modülünün iniş kademelerini, yüzey keşif arabalarını, bayrakları ve astronot ayak izlerini görmek mümkün.

AY Taşları

Ay yüzeyine iniş yapan 6 Apollo görevinde 380 kilogram taş örneği toplandı. Bunların Dünya’daki taşlardan 200 milyon yıl daha
yaşlı olduğu, atmosfer veya su nedenli bir aşınmaya maruz kalmadıkları ortaya çıktı.

Bağımsız Gözlemler

O zamanlarda amatör astronomlar bile optik teleskoplar ve temel radyo ekipmanları kullanarak Apollo görevlerini izlemeyi başarmışlardı. Amatör astronomlar yapabildiyse, o zamanki ismiyle Sovyetler Birliğinin de izlemiş olma olasılığı gerçekten yüksekti. Ortada bir dalavere olsaydı en azından onlar bilirdi.

Retro Reflektörler

Her Apollo iniş modülü, Ay yüzeyinde bir geri yansıtıcı bıraktı. Bu; ışığı kaynağına geri yansıtan aynalı bir cihaz. Elinde güçlü bir lazer olan herkes bu reflektörlerden birine nişan alıp (prensipte) Ay’a gidiş-geliş mesafesini ışık yılı cinsinden hesaplayabilir. Bu da Apollo görevlerinin gerçekten Ay üzerinde yapıldığını kesin olarak kanıtlar.