Vostak Gölünde Neler Oluyor ?

Vostak Gölü son yüzyılın en büyük coğrafi keşiflerinden biri olarak kabul edilir. Yapılan araştırmalar Vostok Gölü’nün çok çeşitli ve farklı bir şekilde yaşam ortamına sahip olduğunu göstermektedir.

Antarktika Dünyanın beşinci büyük kıtasıdır. Yaklaşık yüzölçümü 14.107.637 kilometrekaredir. Güney kutbunda ilk araştırmalar 1772-1775 seneleri arasında Kaptan James Cook komutasında bir İngiliz ekibi tarafından yapılmıştır.
Antarktika kıtasında tespit edilen toplam 400 adet buzul-altı göl bulunmaktadır. Doğu Antarktik buz tabakasının orta bölgelerindeki Vostok Gölü bunların en büyüğüdür. Tam üzerinde 1957 yılında Rusya’nın Antarktik araştırma merkezi olarak kurulan Vostok İstasyonu yer almaktadır.

Vostak Gölünün Keşfi

1955 ve 1964 yılları arasında Vostok İstasyonu’nda çalışmalarına devam eden bilim insanı Andrei Kapiza , buz tabakasının kalınlığını belirlemek için Vostok istasyonu çevresindeki sismik ölçümleri kullandı. Sonuçlar, bu noktada Vostoksee istasyonundan adını verdiği büyük bir buzul gölü olduğuna inanmasına neden oldu. Daha ileri araştırmalar bu tezi destekledi, ancak kanıtlayamadı. Vostok Gölü ile ilgili diğer resmi kayıtlar ise Andrei Kapiza’nın 1950’li yıllarda başlattığı çalışmalarına ek olarak 1974 senesinin yılbaşına yakın bir zamanda İskoç bir çalışma ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu ekip Vostok Gölü’nü sismik araştırmalar sonucu radarlara takılan dalga hareketleri ile kayıt altına almayı başarabilmişlerdir.

Bu çalışmalardan sonra ise Vostok Gölü, daha da önem kazanarak ilk olarak 1996 senesinde bir Rus – İngiliz çalışma ekibi tarafından o güne kadar yapılan ölçümler ve radar istatistikleri sonucu dünyanın el değmemiş ve kendini değişmeden korumayı başarabilmiş en eski gölü olarak tarihe ve kayıtlara geçmiştir.

Andrei Kapiza’nın ilk çalışmalarından birkaç sene sonra 1957 senesinde bütün dünyayı ilgilendiren iklim değişiklikleri ve küresel ısınma sorununun tarihi ile ilgili bir araştırma yapmak için Vostok İstasyonu’na giden Sovyetler Birliği’ne ait bilim insanları, aynı zamanda 1983 senesinde dünyanın en düşük derecesi olan -89,2 °C’yi de kayıtlara geçirmişlerdir.

Buz tabakasının yaklaşık 3700 – 4100 metre altında bulunan Vostok Gölü bir tatlı su gölüdür. Rusya’ya ait Vostok Ä°stasyonu’nun 250 km kadar kuzeyinde bulunan Vostok Gölü, 50 km geniÅŸliÄŸinde ve 1200 metre derinliÄŸindedir. Toplamda 15,690 kilometrekarelik bir yüz ölçümüne ve 5,400 kilometreküplük su hacmine sahiptir. Ortalama derinliÄŸi 432 Metre iken en derin noktasının 510 Metre ile 900 Metre arasındadır.

Vostok Gölü’nün suyunun sıcaklığı -3 derece

Vostak Gölü Neden Donmuyor ?

Vostok Gölü’nün suyunun sıcaklığı -3 derece olarak yapılan araştırmalar sonucu kayıtlara geçmiştir. Yalnız suyun donma derecesinin altında olan sıcaklık derecesine rağmen donmadan sıvı halde kalmayı başaran göl suyunun donmama nedeni ise ortamda bulunan yüksek basınç ile açıklanmaktadır. Neredeyse 4100 metrelik bir buz kütlesinin altında bulunan Vostok Gölü’nün üzerindeki basınç oranı 35 ile 40 Megapaskal arasında hesaplanmıştır.

Bu araştırmalar sırasında çekirdeğe ulaşabilmek için 3.623 metrelik bir derinliğe kadar ilerlenmiş de olsa 1998 senesinin Ocak ayında uluslararası düzeyde alınan bir karar nedeni ile bu araştırmacılar, Vostok Gölü’ne sadece 130 Metre kala, göle zarar vermemek adına, daha derine inmeyi bıraktılar. Daha derine inilmesinin durdurulmasının nedenlerinden bir tanesi de inilen derinliğin korunabilmesi için Gazyağı ve freon maddelerinin kullanılıyor olmasıydı ve bu maddelerin göl suyuna ulaşması olası çevre kirliliği için kaçınılmazdı. Ancak daha sonra yapılan araştırma ve analizler gösterdi ki inilen derinliğinin son 60 metresi Vostok Gölü’nün donmuş suyundan başka bir şey değildi. Bugün Vostok Gölü ile ilgili elimizde bulunan bilgilerin bir çoğu ise işte, bu derinlikte ulaşılan donmuş Vostok Gölü suyunun araştırılması ile elde edilmiştir.

Vostok Gölü üzerinde yapılan araştırılmasının durdurulmasının sebebi göl üzerinde oluşabilecek olası tahribatlardan kaçınmaktır. Buna ek olarak buz tabakasının kesimi sırasında gölün içerisine kadar ulaşabilecek bakteriler, hem gölün kendisine hem bu zamana kadar yapılmış araştırmalara hem de ileride yapılacak araştırmalara zarar verebilirdi.

Ancak bütün bu tehlikelere rağmen buz tabakasının delinerek daha da derine inilme işlemi 2011 senesinde St. Petersburg’ta bulunan Arctic and Antarctic Research Enstitüsü tarafından yeniden başlatıldı ve 2012 senesinde Vostok Gölünün üzerinde bulunan bütün buz tabakası delinerek Vostok Gölü’nün içine gelecek kadar derinlere inildi. Ohio, Green State Üniversitesi biyoloji bilimleri profesörü Scott Rogers önderliğindeki araştırma grubu, yıllardır Vostok Gölü üzerinde çalışmalar yapıyor. 2012 yılında başladıkları son araştırmada gölün derinliklerine ulaşarak örnek toplamayı da başardılar. Araştırma grubunda bu müthiş keşfe imza atanların arasında bir de Türk biyolog var. Grubun laboratuar çalışmalarının büyük bir kısmını gerçekleştirmiş olan Zeynep Koçer, ekipteki faaliyetlerinin yanı sıra Amerika St. Jude Araştırma Hastanesi’nde bulaşıcı hastalıklar üzerine doktora yapıyor.

Vostok Gölünde Yaşam Arayışları

Yapılan araştırmalar Vostok Gölü’nün çok çeşitli ve farklı bir şekilde yaşam ortamına sahip olduğunu göstermekteydi. Öncelikle çok derin bir karanlığın içinde bulunan göl, yeryüzünde bulunan bütün tatlı su çeşitlerinden farklı olarak neredeyse 50 kez daha fazla oranda oksijen miktarına sahiptir. Bunun nedeni ise gölün üzerindeki 355 Bar’a kadar ulaşan yüksek basınç olarak açıklanmaktadır. Bu oksijenin gaz formda buz kütlelerinin arasında hareket edebildiği de yine aynı şekilde kayıtlara alınmıştır.

Yapılan araştırmalar ve 3.563 metre ile 3621 metre derinliklerden alınan buz kütleleri örnekleri gösteriyordu ki, Vostok Gölü içerisinde binlerce farklı organizma dünyasal bir miras olarak varlığını sürdürmekteydi. Örneklerde rastlanan bazı bakterilerin DNA’ları yakından incelendiğinde, balıklar, deniz kabukluları ve halkalı solucanların sindirim sisteminde yaygınca bulunanlara çok benzedikleri görüldü. Ancak her ne kadar bir takım farklı parazit DNA’ları bulunmuş olsa da Vostok Gölü içerisinde tatlı su balıkları ya da yengeçler gibi deniz canlılarının bulunduğunu söyleyebilmek için yeterli değildir.Bu durum, gölde henüz keşfedilmemiş kompleks yaşam türlerinin de olabileceğinin bir işareti.

Dünyanın geri kalanından 15 milyon yıl boyunca korunmuş olan Vostok habitatı, daha önce hiç karşılaşmadığımız yaşam formlarının evrimine olanak tanımış olabilir. Bu organizmalardan %94’ü bakterilerden oluşurken %6 ökaryotlardır. Bunların birçoğunu ise mantarlar oluşturmaktadır.

Gölde karşılaşılan çeşitlilik, aşırı zorlu koşulları nedeniyle hiçbir organizmanın canlı kalamayacağı iddia edilen bazı gezegenler için de yeni bir umut yarattı. Jüpiter’in son yıllarda çok tartışılan uydusu Europa bunlardan biri. Jüpiter’in uydularından biri olan Europa’nın yer kabuğundaki izler, buzla kaplı atmosferin altında okyanusları olduğunu gösteren jeolojik kanıtlar niteliğinde. Europa okyanusları, Dünya’daki okyanusların toplamından daha fazla suyu barındırıyor. Yüzeyi de tamamen buzla kaplı. Bu buzulun Vostok Gölü’ndeki kadar kalın bir tabaka olduğu düşünülüyor. 7 Mart 2013 senesinde Rus bilim adamları tarafından Vostok Gölü içerisinde yeni bakteri çeşitlerinin bulunduğuna dair bilgiler yayılmıştır. Ancak daha sonraki zamanlarda devam eden araştırmalar bu bilginin yanlış olduğunu göstermiştir ve günümüzde Vostok Gölü’ne dair çalışmalar aynı şekilde devam etmektedir.

Rus bilim adamları, Fransa’nın Grenoble laboratuvarlarında Vostok Gölü örnekleri üzerinde çalışmalar yapmaya baÅŸladılar.Haziran 2017’de, buzul altındaki Vostok gölünden gelen donmuÅŸ su numuneleri, dekontamine edildikleri ve eritildikleri Fransa’daki Grenoble Ãœniversitesi’ne götürüldü. Bu numuneler üzerindeki çalışmalar devam etmektedir.

Kaynaklar:
Igor A. Zotikov: The Antarctic Subglacial Lake Vostok