Foucault ‘a Göre Üç Yalnızlık

Foucault yalnızlığı

Foucault yalnızlığı üç farklı kategoriye ayırmaktadır. Bunlardan birisi iktidarların dayattığı yalnızlık, diğeri iktidarları- egemen olanları korkutan yalnızlık (asi- başkaldıran insan modeli), sonuncusu ise içsel yalnızlıktır ki bu iktidar şartlarını aşan bir türdür. Bu tür yalnızlıkta; bireyin iç dünyası diğerlerinden farklıdır ve aşkındır, tek olma hissiyatı ve farkındalığı üst seviyededir.

Foucault, tarihsel incelemeleri ve araştırmalarına göre bu yalnızlık türlerini de örneklendirir. İlk yalnızlık türüne 17. yüzyılda Fransa’da yaşanan ve Fransız Devrimi’ne yol açan halkı bölerek yalnızlaştıran yalnızlık ya da modern çağda neredeyse her coğrafyada karşımıza çıkan fikri, siyasi bölünmeyle hissedilen yalnızlığı örnek verir.

İkinci yalnızlık kategorisi olan başkaldıran insanın yol açtığı yalnızlıkta en eski örneklerden birisi Sokrates’tir. İktidarın kurulu düzeninin karşısına çıkar, sorgular; gerçek bilgiyi, doğru yönetimi arar. Bu da onu başkaldıran, herkesten ayrılan ve yalnız hissettiren bir karaktere dönüştürür. Zaten bildiğimiz üzere de iktidarı tedirgin eden bu durum, Sokrates’in ölüme mahkum edilmesiyle son bulur. Bir diğer önemli örnek kişilik de ‘Başkaldırıyoruz, öyleyse varız..’ diyen ve başkaldırı felsefesi diye tanımlanan radikal görüşlere sahip Camus’dur.

İç dünyanın farklılığı ve tek olma hissine dayanan yalnızlığın önemli örneklerinden birisi ise varoluÅŸ kaygısı ve farklılaÅŸma, insanların ve diÄŸer canlıların kurban olması hislerini iÅŸleyen Sartre’dır.  Filozofun, ‘Cehennem baÅŸkalarıdır…’ sözü de bu durumun bir özeti mahiyetindedir.